11 Temmuz 2012 Çarşamba

BİLİKSET

Pek çok nesildaşım gibi benim de ilk bisikletim (oğlumca bilikset) 5 pekiyilerle dolu 1. sınıf karnesi sonrası alınan kırmızı pinokyoydu :) Sonra büyüdük bisana geçtik, vitesliler çıktı terfi ettik derken, iş, evlilik, çocuklar önceliğim oldu, bisikletim unutuldu... Ayrıca "koca kazulet çıkmış bisiklet tepesine" şeklindeki iltifatlara da maruz kalasım yoktu. (Korkak mıymışım, neymişim)

Pinokyo Bisiklet














Ta ki ayılıp da niye bisiklete binmiyorum dediğim güne kadar. Ve fakat bu ayrı gayrı kaldığımız süre içinde bisiklet alemleri pek bi değişmiş, pek bi güzelleşmişti sayın okuyucu. Teknoloji ilerlemiş, bisikletlerin ağırlığı önem kazanmış, forumlarda bisikletseverler buluşmuş, kask takmayana cık cık cık denilmişti.
Kaskımı aldım, hatta eldivenle tayt bile aldım, her sabah başladım altıda kalkıp, turlamaya. Rüzgar yüzünüze vuruyor, kulağınızda en sevdiğiniz şarkı çalıyor, çok şahane bir duygu. Şu an oturduğum evin yokuşlu yollarından gözüm korkuyor ama yine de başlıyorum tekrar. Aslında benim efendiye de (koca adlı kişi ki bu blogda kendisinden "efendi" ya da "ulu manitu" diye bahsedilecektir. Biz küçükken büyük teyzem bir hanımla konuşurken, o hanımın eşinin adını hatırlayamadığında "efendin nasıl" derdi biz de hihohohahhaha şeklinde hunharca gülerdik, efendi lafı oradan gelir, pek de sevilir bizim sülalede.) bir bisiklet alsak ve aşağıdaki tadı yakalasak diyorum.















Aşağıdaki resim 3-4 yıl önceki şeklimiz :)














Mutluluğun resmini çektim Abidin.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder